Ben rehberlik araştırma merkezinde özel eğitim bölümünde çalışan bir uzman olarak özel öğrenme güçlüğü tanısına sahip bireyler ile ilgili izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle her zaman “ gerçekten özel çocuklar” diye nitelendirdiğim bu öğrencilerin zihinsel bir engeli olmadığı, zekâsı normal hatta bazen de üstün olduğu halde; çevresindekiler tarafından en fazla yanlış tanınan ve haksızlığa uğrayan çocuklardır. Genellikle öğretmenleri tarafından başarısız, çalışmayan daha doğrusu çalışmak istemeyen, sorunlu çocuklar olarak nitelendirilerek karşımıza gelirler. Çoğunlukla gözleri cin gibi ışıl ışıl parladığı halde bakmasını bilmeyen gözler tarafından; okula gitmek istemeyen, çekingen, güvensiz, başarısız öğrenciler olarak bize yönlendirilirler. Bu şekilde yönlendirilen çocuklarla yaptığımız çalışmalar sonucunda; özel öğrenme güçlüğü tanısına sahip o kadar çok öğrencimiz olmuştur ki…
Bu çocuklarımızın en büyük özelliği toplumda kabul edilen genel normlara uymuyor olmalarıdır. Ayrıca bu çocuklarımızın sahip olduğu olumlu özelliklerini paylaştığımızda; öğretmenleri tarafından da kabul edilmeleri maalesef kolay olmamakta; daha çok başarısız oldukları durumlara odaklanılmaktadır. Bu çocuklarımız, bizim için sıradan ve çok kolay olan bir ritmik sayma becerisini gerçekleştirirken bile son derece güçlük yaşamaktadırlar. Yaşadıkları bu güçlüklerin nedenlerini bilmediklerinden ve kendilerine yetişkinler tarafından verilen zararlardan dolayı bizim karşımıza da bazen çekingen, bazen soruları geçiştirmeye çalışan bazen de bu yönlerini görmememiz için bize performans vermek istemeyen, aksi, aşırı gergin ya da umursamaz görünen bir tablo çizebilmektedirler. Onlara güvenli bir ortam yarattığımızda ve güvenli bir ilişki kurduğumuzda ise tüm yelkenlerini indirir ve onları tanımamız için yüreklerinin kapılarını açıp yaşadıklarını paylaşma cesaretini gösterirler.
Aslında biz eğitimcilerin her zaman bildiği ama uygulamada es geçebildiğimiz bireysel farklılıklar ve her çocuğun özel olduğu düşüncesinden uzaklaşmamız bu çocuklarımızı daha da zor durumda bırakmaktadır. Farkına varamadığımız için de; yıllar sonra karşımıza güvensiz, içine kapanmış, başarısız bireyler olarak da gelebilmektedirler.
Kendimize sadece şu doğru soruyu sorabilsek belki de “onun için neler yapabilirimin” de cevabını bulabiliriz. Pek çok olumlu özelliğe sahip olduğu halde bu çocuk neden okuma yazmayı, harfleri, matematiği, ritmik saymayı, sıralamayı, işlemler arasındaki farklılıkları öğrenemiyor. İşlemleri birbirine karıştırıyor, çarpım tablosunu ezberleyemiyor? Oysa ne güzel üç boyutlu resimler yapabiliyor… Zihinsel bir engeli olan çocuklarımız bol tekrarla öğrenebilirken; bu çocuklar neden öğrenemiyorlar?
Anne babalarının ya da öğretmenlerinin dedikleri ya da düşündükleri gibi biliyor ama çalışmadıkları için mi yapmıyorlar ya da yapamıyorlar…
İşte bizleri yetişkinler olarak en çok yanılgıya düşüren yaklaşımda tam da bu oluyor…
Oysa öğrencimiz, çocuğumuz bizim öğrendiğimiz yöntemlerle öğrenemediğinden ve onun öğrenebilmesi için bu tanının gereği olan özel öğrenme yöntemlerine ihtiyacı olduğu için öğrenemiyor. Gerekli müdahaleler yapıldığında yani ihtiyaçları belirlenip uygun eğitim ve yöntemlerle desteklendiğinde kolayca yol alıp gelişimlerine devam edebiliyorlar…
Bu nedenle lütfen bir eğitimci olarak kendimize şu soruları sorarak ve bu soruların cevaplarını bulup uygulayarak onlara yardımcı olabileceğimizi bilelim ve kabul edelim.
Özel öğrenme güçlüğü nedir, bu tanıya sahip çocukların özellikleri nelerdir, nasıl ve nerelerde kimler tarafından tanımlanabilir, öğrencilerimiz ve aileleri için neler yapabiliriz, nelere ihtiyaçları olabilir? Bizim eğitimde kullanabileceğimiz yöntem ve teknikler nelerdir? Öğrencimin kişiliğine zarar vermeden ve onu arkadaşlarından soyutlamadan ona neler katabilirim… İşte bu sorulara vereceğim cevaplar sayesinde ona ulaşabilir ve onun gelişimine katkı sağlayabilirim…
Psikolog Filiz ÖZ
11.06.2020