Bazı çocuklar, çevreleri tarafından anlaşılamadıkları için okulda, evde hatta sokakta sürekli olarak haksızlığa uğramaktadırlar. Bu çocuklar çoğunlukla üstün yetenekliler, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve özel öğrenme güçlüğü sorunu yaşayan çocuklardır.
Bu grup içinde en çok zorlanan grup özel öğrenme güçlüğü sorunu olan çocuklardır. Çünkü bu çocukların anlaşılması, tespit edilmesi diğer gruplara göre biraz daha zor ve karmaşık bir süreci gerektirmektedir. Özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların bilgi ve davranış konusundaki performansları yaşıtlarıyla kıyasladığında oldukça şaşırtıcıdır. Bir konuda çok başarısızken bir başka konuda çok başarılı olabilmektedirler. Onun içinde çocuğun çevresinde bulunan insanlarda çocuk hakkında bir karara varmakta zorlanmaktadırlar. Çocuk, bir dahi midir, zihinsel engelli midir yoksa dikkatsiz sakarın teki midir? Son yıllarda özel ülkemizde özel öğrenme güçlüğü konusunda yapılan çalışmalarda ciddi bir artış gözlenmek ve toplumdaki farkındalık düzeyi artmaktadır. Öncelikle özel öğrenme güçlüğü olan çocuklar nasıl fark edilir ve tanılanır bu konu üzerinde kısaca durmakta gerekir.
Özel öğrenme güçlüğü tanısı sağlık kuruluşunda bir uzman hekim tarafından konur. Bu tanının konması için çocuğa çeşitli testler uygulanır. Buradaki kritik soru aileler ne zaman çocuklarını bir sağlık kuruluşuna götürmelidirler. Çocuğun bazı davranışları ipucu olabilir.
Öncelikle özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların zeka düzeyleri normal ya da normalin üzerindedir. Ancak kendilerinden beklenen performansı düzenli bir şekilde gösteremedikleri için sürekli olarak çevrelerini şaşırtmaktadırlar. Örneğin okumayı öğrenmekte oldukça zorlanırlar. “b ile d” “s ile z” gibi bazı harfleri karıştırmaları sık görülmektedir. “Çok ile koç” “ev ile ve” gibi bazı sözcükleri tersten okuyabilirler. “12 ile 21” “456 ile 654” ve benzeri rakamları tersten okuyabilir ya da karıştırabilir. Okurken bazı kelimeleri yanlış bazılarını da değiştirerek ya da tersten okuyabilir. Okumayı yaşıtlarına göre daha geç öğrenebilirler. Özel olarak ilgilenilmez ise hiç öğrenmeyebilirler. Bazan kavramaları karıştırabilir. Buna benzer birçok örnek saymak mümkündür.
Özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların en büyük sorunu çevrelerindeki insanlar tarafından anlaşılamamalarıdır. Çünkü bu çocuklar yaşıtlarının yaptığı bazı davranışarı yapamadığı için olumsuz bir şekilde damgalanmaktadırlar. Evde anne-babaları ve kardeşleri, okulda öğretmenler ve öğrenciler, sokakta değer çocuklar tarafından sürekli olarak olumsuz bir şekilde eleştirilmeleri, alay edilmeleri bu çocukların öz değerini düşürmektedir. Dolayısıyla hem yaşam becerileri hem de akademik açıdan beklenen başarıyı gösterememektedirler.
Anne-babalar yukarıda sayılan bazı davranışları gözlediklerinde bir uzmana başvurma konusunda acele etmelidirler. Aynı durum sınıf öğretmenleri için de geçerlidir. Çünkü özel öğrenme güçlüğünün belirtilerinin en fazla gözlendiği yer okul ortamıdır. Öğretmenlerin aileyi ivedilikle bilgilendirmesi gerekir. Tabi ki öğretmenler de özel öğrenme güçlüğü konusunda yeterli bilgiye sahip olmalıdırlar.
Özel öğrenme güçlüğü denildiğinde aslında karmaşık bir süreç akla gelmelidir. Tek bir tanım ya da farklılıktan ziyade kendi içinde farklı özellikleri içerdiğinden farklı tanımlarla ifade edilmektedir.
1. Okuma Bozukluğu (Disleksi): Bireyde, yaşıtlarına göre okuma becerisinde yetersizlik olarak kendisini gösterir. Bu durum kelimelerin hatalı söylenmesi ve çarpıtılması, eklemeler veya çıkarmalar yapma olarak gözlenilir. Şekilleri, yazılı harf karakterlerini, noktalama işaretlerini, çizgileri algılamakta ve ayırt etmekte zorluk yaşanılır. Okuma zorluğu harflerde, kelimelerde, cümlelerde hatta bir paragrafta olabilir. Ayrıca okuma hızı da oldukça düşüktür.
2.Yazılı Anlatım Bozukluğu (Disgrafi): Yazılı anlatım bozukluğu kişinin yazı yazarken akranlarına göre düşük performans göstermesiyle fark edilir. Kişinin el yazısında, noktalama işaretlerinde, kelimeleri cümle içinde doğru yere yerleştirmede bozukluklar vardır. Yazma performansı kişinin zeka kapasitesinin altındadır. Bu bozukluk nörolojik veya duyusal bir eksikliğe bağlı değildir.
3.Matematik Bozukluğu (Diskalkuli): Öğrencinin matematikle ilgili etkinlik ve becerilerde yaşıtlarına göre düşük performans sergilediği görülür. İkinci veya üçüncü sınıfa geldiğinde artık bu bozukluk öğretmen tarafından açıkça gözlenilebilinir. Matematik bozukluğunun var olduğunu düşünmek için kişinin ihtiyacı doğrultusunda yeterli düzeyde matematik eğitimi almış olması beklenir.
4.Sözel Olmayan Öğrenme Güçlüğü. Okuma, yazma, matematik bozukluğu tanımına girmeyen öğrenme bozukluğudur.
Özel eğitim güçlüğü konusunda öncelikle çocuğun doğru bir şekilde tanılanması ve sonuca göre hem okulda hem de aile ortamında eğitim desteğinin verilmesi gerekir.